Havacılık ve uçaklar hakkında ne kadar iyi bilgiye sahipsin? Önce bu testi yapalım ve sonra yanıtını verelim. Sen yapacaksın, biz sana puan vereceğiz… The post Havacılık Bilgini Test Ediyoruz! appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/quiz/havacilik-bilgini-test-ediyoruz/
0 Comments
Gelecekte zengin olup olamayacak olduğunu öngörmek istiyor ama göremiyorsan bu soruların yanıtını doğru verirsen biz sana zengin olabilecek miyim? Soruna yanıt vereceğiz. The post 7 Soruda Öngörüyoruz: Gelecekte Zengin Olabilecek Misin? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/quiz/7-soruda-ongoruyoruz-gelecekte-zengin-olabilecek-misin/ Türkiye’de son 10 yıl içerisinde yaşanan bazı olayları soracağız ve bu sorulara ne kadar iyi yanıt vereceğine bağlı olarak Türkiye’de sosyal olaylara karşı ne kadarlık bir hassasiyetinin ve ilginizin olduğuna dair bir sonuç vereceğiz. The post Türkiye’de son 10 yılda neler yaşandığını tahmin edebilecek misin? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/quiz/turkiyede-son-10-yilda-neler-yasandigini-tahmin-edebilecek-misin/ Eşcinseller nasıl tarih boyunca güçlerini korudular. Eşcinsel insanlar nasıl bunca yıl dünyada yaşadılar ve asla yok olmadılar? Bu sorunun yanıtı aslında çok sayıda sitede dolaşıyor olsa da doğru bilgiler dolaşmıyor. Dünya ne zaman kuruldu, ilk eşcinsel kimdi bunları bilemiyoruz ve bilemeyeceğiz. Ancak bileceğimiz bir şeyler var, eğer insanlar olarak eşcinsellere bakarsak çok sayıda milyonlarca erkek ve kadın eşcinsel var. Bazı erkek eşcinseller ve kadın eşcinseller çeşitli sebepler dolayısı ile dışlanıyor olsa da kimsenin dışlamaya hakkı asla ve asla bulunmuyor. Eşcinsellerin bugüne kadar doğal süreçte neden elenmedikleri önemli bir konu. Biz bugüne nasıl geldik? Bizim babamızın, babasının, babası nasıl ki bu süreçte elenmediyse bizlerde bu dünyaya gelebildik. Belkide yaratıcının başka bir sistemi vardır, A isimli babamız ve bu ailemiz olmasa farklı bir ailede dünyaya gelirdik. Eşcinsel olan ilk insandan itibaren eşcinseller sürekli olarak sayı bakımından güç kazandılar. Peki eşcinseller nasıl yok olmadılarda bugüne kadar ulaştılar? Eşcinsellerin yok olması mümkün değildi. İlk eşcinsel insanı öldürselerdi (belki de o dönemde öldürülmüş bile olabilir) eşcinsellik bugün olmaz mıydı? Olurdu. Her insan bir heteroseksüel ilişki veya dolaylı yoldan spermin kadın rahmine girmesi ile dünyaya geliyor, yapay olarak henüz insan üretmeye uygun gözle bakılmıyor. Eğer anne rahmine giren spermler 9 ay 10 gün süre sonra bir insan dünyaya getiriyorsa bu insanlar 10 yaş civarında cinsel yönelimlerini anlamaya başlıyorlar. Tüm dünyadaki eşcinseller bir anda yok olsalar bile yeni doğacak olan insanlar arasından eşcinseller çıkacak. Bugün tüm eşcinsellerin dünyadan yok olması demek bir daha dünyaya eşcinsel insanlar gelmeyecek demek değildir. Bu konu nettir ve aksi bilim dünyası tarafından da din dünyası tarafından da iddia edilemez bir gerçektir. Eşcinsellik kötü, günah, ayıp değilEşcinsel olmak herhangi bir şekilde ayıp değildir, günah değildir. Bir insanın eşcinsel olması da istekle veya özenmekle mümkün değildir. Bir erkek diğer erkekle sadece ”zevk” için cinsel bir birliktelik yaşıyorsa bile bu erkek eşcinsel olmaz, olamaz. Televizyon dizisi ya da filmler insanları eşcinsel yapamaz sadece bu konuda bazı şeyleri düşünmelerini sağlayabilir. Bir insanın kendi hemcinsi ile ilişkiye girmesi veya girmemesi durumu da değildir aslında eşcinsellik. Birbiri ile hiç cinsel ilişki yaşamayan çok binlerce eşcinsel vardır ve bunların büyük bölümü sadece kendilerini tatmin ederek yaşamlarına devam etmektedirler. Bir insanı erkek olduğu için sevmek ve kadın olduğu için sevmek eşcinsel olmak için asıl önceliktir. Siz kendinizi heteroseksüel bir insan olarak şöyle düşünün: Bir erkeğe aşık olabilir misiniz? Hayır olamazsınız çünkü erkekten hoşlanmıyorsunuz. Ama bir erkekle cinsel birleşim yoluyla temas kurar mısınız? Evet farklı bir ”deneyim” olması açısından belki çok ihtimal dahilinde olmasa da bunu yapabilirsiniz. Eşcinsellerin herhangi bir zaman yok olması beklenmiyordu. Ancak son yıllarda bazı insanlar bu konuda eşcinsellerin neden yok olmadığı gibi sorular sorarak bu konudaki sorularına yanıt aradılar ve bugün bu makaleyle bu sorularına da yanıt bulmuş oldular. Sormak ayıp değil, öğrenmemek ayıp. The post Eşcinseller bugüne kadar nasıl ulaştı, neden yok olmadılar? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/escinseller-ve-evrim/ Bu 6 soruda yabancı ünlüleri ne kadar iyi tanıdığını öğreneceğiz. Yabancı ünlülerden kaç tanesini tanıyabileceğinizi tahmin edemezsiniz ama bu test sonucu size onu söyleyecek. The post Yabancı Ünlüleri Ne Kadar Tanıyabileceksin? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/quiz/yabanci-unluleri-ne-kadar-taniyabileceksin/ The post Sigarayı Bıraktıktan Sonra 10 Yıl İçerisinde Neler Oluyor? – İnfografik appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/sigarayi-biraktiktan-sonra-olanlar/ Hayvan haklarını korumak, onların yaşam şartlarını iyileştirmek çok faydalı olurdu. Ama bunu yaparken hataları ile yapmak doğru değil, insanlar tam tersine onların yaşamlarını iyileştireceklerini düşünüyorlar ama daha kötü hale getiriyorlar. Başta köpekler olmak üzere sokakta yaşayan hayvanlar doğaları gereğince zaten kendilerine gerekli şartlarda gerekli yardımı sağlayabilirler, bir kaplumbağa ters döndüyse ve geri dönmesi mümkün değilse ve ölecekse insanların henüz dünyada vahşi doğayla iç içe olduğu yıllarda kaplumbağanın bir insan tarafından ters çevirilmesi asla mümkün değildi. Aksine belki de ilk insanlar onu bile yiyebilirdi. Belgeseller çekilirken hayvan ölecek olsa bile doğaya müdahale edilmez, edilmemelidir. Çünkü doğa kendi içerisinde bir bütündür yani biz insanlarında aile olarak olduğu gibi. Aile sorunlarına başka bir ailenin karışması bunu daha büyük bir sorun haline getirebilir. Gündemimiz: Hayvanlar mı önce gelir, insanlar mı?Zovovo.com olarak hayvan haklarının daha iyi hale gelmesinden, daha fazla insanın hayvan hakları konusunda bilgi sahibi olmasından yanayız. Ancak son yıllarda bazı çok az sayıda insanın ”hayvanları severim ama insanları hayvanlar kadar sevmiyorum” benzeri sözleri çok fazla gündemde. Hayvanları sevmekle beraber insanları da sevmeliyiz. İnsanları sevmiyor olabiliriz ama bir hayvanın canına değer veren birisi iseniz bir insanın canına da değer vermelisiniz. Bir hayvanın canının yanmasını istemiyorsanız, bir insanın da canının yanmasını istememelisiniz. Zor ama yanıtı kolay olan bir soru mevcut. Denizde sadece 1’ini kurtarma hakkınız var, hangisini kurtarırsınız?
Bu soruya elbette ‘her ikisi de’ demek isterdik ama tek bir yanıt hakkı var. Bu durumda hangisini tercih ederdiniz? Önce seçin sonra okumaya devam edin. Eğer ”sokak köpeği” seçeneğini seçtiyseniz öncelikle bir düşünün, neden bunu seçtiniz? Geçmişinizde insanlardan size gelen bir travma mı söz konusu da en değerli canı seçmediniz de 1. seçeneği seçtiniz. ”Ama her ikisi de can!” dediğinizi biliyoruz, aslında bizde bunu dedik. Ancak bir insan canı bir hayvan canından daha önemlidir. Neye göre, kime göre kardeşim! Diyenler olacaktır. Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’ne bakarsak insan yaşamının temel bir hak olduğu, en değerli varlığın insan olduğunu anlarız. Hayvan hakları ise insan haklarından sonra gelir. Eğer insan hakları yoksa hayvan hakları da yok demektir. Bakın bugün Venezuela’da hayvan severler sokak köpeklerini yiyen insanlara tepki gösteriyorlar, ancak kendileri de artık bunu yapmaya başladılar. İnsan doğası gereği bunu yapmak zorunda kaldılar, ya kendileri ölecekti ya da bu yolu tercih edeceklerdi. Sokak farelerini yedikleri bile iddia ediliyor. Neden? Ölmemek için. Öncelikle eğer ki insan yaşamına değer vermeyen ve hayvan yaşamına değer veren bir insan olduysanız psikolojik bir destek alınması şart olabilir. Zira insan canına değer vermeyen bazı insanların son dönemde türemesi pek hayra alamet bir olay değil. *Bu içerik zovovo.com için özel olarak üretilmiştir. İçerikte hayvan ve insan haklarının dışında bir düşünce olarak son dönemde bazı insanların ifade ettiği ama kabul edilemeyecek bir ifade görüş içeriği olarak yazıya aktarılmıştır. Bağımsız görüş içerikleri zovovo.com’un görüşünü birebir yansıtmayabilir. The post ‘Hayvanları Seviyorum, İnsanları Sevmiyorum’ appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/hayvan-sevip-insan-sevmemek/ Dünyamız bizim, yani insanların. Başka kimseye ait değil. Ne kadar bazen ”dünya sadece insanların değil, dünya bize ait değil” diyenler olsa da bu dünya eğer içerisinde yaşayan en zeki canlı insana ait değilse kime ait? Ruhani bir güce aitse zaten istediğinde bizden onu geri alabilecek güce de sahip olacağı için bize ait olduğunu söyleyebiliriz. Biz insanlara ait olan bu dünyada birçok orman vardı, ancak bunlar devletler tarafından yok edildi. Türkiye’de sürekli olarak son yıllarda yaşanan orman yangınları insan eliyle ormanların yok edilmesine neden olurken hükümetler ve BM bu konuda başarılı çalışmalar maalesef ki yapamadı, ya da yapmak istemedi. BM tarafından orman yangınları ile mücadele kapsamında çok sayıda adımlar atılsa da bunlar henüz dünyada orman yangınlarının etkilerini azaltmakta öteye gidemedi. Peki ya biz insanoğlu dünyada sayıca az iken dünya nasıl bir yerdi? Dünyanın ilk yıllarında her yer orman mıydı? Hayır tabii ki. Dünyamız hiçbir yılda %100 ormanla kaplı olmadı. En azından ilk yılları için bunu bilemiyor olsakta insanların yaşamlarına başladığı ilk yıllarda dünyanın %100 yeşil ağaçlar ile kaplanmadığı tahmin ediliyor. %70’i kaplıysa %30’u değildiBu yukarı bölümdeki oran aslında örnek bir oran. Ancak dünyamız hiçbir zaman %100’ü ormanlarla kaplı olan bir yer değildi. İnsanlar burada ne kadar zamandır yaşıyor %100 net veriler olmasa da dünyanın her yerinin ağaçla kaplı olmasına imkan yok. Taş zeminlerde ağaçların olması mümkün ancak bir uçurum kenarında taş zeminde ağaç olması pek de mümkün değil. Ya da duvarların, oyukların ağaçlar ile kaplı olmadığı konusunda henüz çok gelişmemiş olmasına rağmen ortak bilim dünyası hemfikir olarak bu konuyu kapatmış durumda. Dünyanın her tarafını ağaçlar ile kaplasak ve insanlar olarak kendimize yer bulamasak nasıl olurdu? İnsanlık yaşamak için kendisine yer bulamazdı, kendimize yer bulamadığımız zaman ise savaşlar başlayabilirdi. Orman yangınlarının sayısı patlama yaşardı ve insanlar ormanlar dolayısı ile hava araçlarını kullanamaz, tren ve benzer ulaşım araçları ile arabaları kullanamazdı. Yani aslında dünyayı ağaçlar ile ve ormanlar ile kaplamak aslında insanlar için de bir fayda değil. Bunun yerine mevcut ormanları korumak ve ağaç sayısını mümkün olduğunca insan yaşamını engellemeyecek şekilde doğru alan ve doğru yerlerde arttırmak gerek. Aksi durumda tüm dünya ağaçlar ile kaplı olduğunda insanlığa herhangi bir faydası olmayacak. İnsanlık olarak ormanları yakmak, yıkmak, ağaçları balta ile kesmekle bir yere varamayız. Bunun aksine daha fazla çalışma yapmalı ve daha fazla ağaç dikilmesine fayda sağlamalıyız. Fidan bağışı yaparken sadece kendi ülkemiz Türkiye için yapıyorsanız doğru bir davranışta bulunuyorsunuz ancak eksik bir davranışta bulunuyorsunuz diyebiliriz. Dünyada kurak ortama sahip ve yeşillendirmeye daha fazla ihtiyacı olan ülkelere de 1 fidan bağışlamak o ülkenin hava kalitesine de ekstra bir katkı sağlayacaktır. The post Dünyaya Ne Kadar Ağaç Dikebiliriz? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/dunya-ne-kadar-agac-dikilebilir-en-fazla/ İnsanlık, evren, Dünya ve günümüzde yaşanan bazı soru işaretlerine henüz yanıt bulunmuş değil. insanlar bu konuda soru işaretlerine sürekli olarak yanıt ararken, ardında ise bazı soru işaretleri kalıyor ve çok sayıda insan bu konularda soru işaretlerine yanıt ararken beraberinde bu soru işaretlerinden dolayı bazı karmaşalar yaşıyorlar. İnsanlık kısa zaman öncesine kadar internetin olmadığı dönemde bazı bilgilere erişmekte zorluk çekiyordu. Kim ne derse ona inanılabiliyor, bazen büyük olan insanlara daha fazla inanılıyordu ancak ortada bir yanlış durum söz konusu idi. İnternetin 1990’lı yıllarda hayli popüler olması ile yaratıcıdan, dünyaya, evrene kadar her şey daha çok sorgulanmaya başladı. İslam ve din alimleri ne derse desin, insanlık psikolojik olarak tarih boyunca hep bir şeyleri sorguladı ve gizemli olayların peşinden gitti. Allah’ı sorgulamak direkt olarak olan bir şey değil, insanların sorguladığı ”insanı kim yarattı?” sorusu olmakta. Eğer insan varsa onu yaratan birisi olmalı, onu yaratmadan önce bir mikroorganizma yaratıldıysa onu da yaratan birileri olmalı, dünya yaratıldıysa evreni de yaratan biri veya birileri olmalı. Biz bugün insanlık olarak robotlar üretiyoruz. ABD sürekli bu alanda çalışmaları ile adından söz ettiriyor ve bu robotların gelecekte insanlık için çok fazla faydasının olabilecek olduğu iddia edilmekte. Ancak bu robotların bir kısmı yapay zeka ile kontrol ediliyor ve gelecekte kendi yaratıcılarını eğer ki insanlar onun içerisine kodlamaz ise bulmaları mümkün olmayabilir veya bunu araştırdıklarını, ”beni kim neden ve nasıl yaratmış olabilir” diye bazı çevrimiçi aramalarına rastlayabilir bilim adamları. Tüm bunlar işte akıllarda bazı soru işaretlerine sebep olmakta. Eğer bugün robotlara ”seni yaratanı asla sorgulama” diye bir düşünce kodlar isek bu durumda robotlar buna bir süre uyabilir ancak bir süre sonra yapay zeka bu durumun ardında bir şüphe aramaya başlayabilir ve er ya da geç kendisini yaratanın gerçek etli ve kanlı bir dünyalı yani insan olduğunu araştırmaları sonucunda bulabilir. Ancak tüm bunlar bir teori olsa da gelecekte gerçek olabilecek olan teorilerden birkaç tanesi. İnsanlık olarak birileri bizi yaratmış olmalı değil mi? Ama nasıl, neden ve kim? Bu sorunun yanıtına aslında henüz yanıt alamıyoruz. Belki de bizi yaratan birileri vardı ve kendisini ilk insanla birlikte bize tanıttı ancak o ilk insanın ölmesi sonucunda diğer insanlar bu yaratıcıyı asla bilemediler veya bilemeyecekler. Bunu sorgulamak dinen günah olsa da bilim dünyası bunu sorgulamak zorunda ve dini kitaplarda da söz konusu sorgulamak, araştırmak gibi konular olumlu olarak karşılanıyor. Zaten eğer ki gerçekten söz konusu bir yaratıcı var ise ve kendisinin bilinmesini istemiyor ise bizi yarattığı gibi bizim bunu araştırmamızı engelleyebilir ve kendisini bulmamızı imkansız hale getirebilir. Bunu yapabilecek bir güç olup olmadığını henüz olmasa da gelecekte öğrenebilme şansımız daha fazla artacak ve insanlık bu konuda kendi sorularına daha hızlı ve daha doğru yanıtların sahibi olabilecek. Evreni ve içerisindeki dünya gibi gezegenleri kim yarattı?Evreni ve dünya gibi gezegenleri kim veya kimler yarattı buna bilimsel olarak henüz hiçbir zaman içim şu kısa 100 yıl içerisinde yanıtlar aradık ama bulamadı. Bazı iddialar dünyanın her 50.000 yılda bir yok olduğunu ve bu sebeple insanların yaratıcısına ulaşamadığı ve dünyanın tekrar oluştuğunu ifade etmiş olsa da bu da insanlık tarafından doğrulanamıyor. Belki yarın bizle birlikte dünya bir anda ortadan kaybolabilecek ve hiçbirimiz bugünü hatırlamayacağız ve belki de bir daha asla ne ruhen, ne de fiziken bu dünyada veya farklı bir bölgede var olmayabiliriz. Biraz saçma geliyor olabilir ama bugün bir insan öldüğünde nereye gidiyor biliyor muyuz? Bazı kimseler ”cennet” bazı kimseler ise ”cehennem” gibi yerlerin olduğundan söz ediyor ancak bu konuda da soru işaretleri var ve insanlık henüz bu 2 yerin olduğunu da asla doğrulayamadı. Bugünün ceza sisteminde insanlar bir suç işlediklerinde onları caydırmak için cezalar verebiliyoruz ve peki ya geçmişte? Geçmişte insanları cezalandırmadan önce o suçu ispat etmek gerekirdi ve insan sayıdı çok azdı. Bu sebeple bazı kimselerin bu 2 yer ile ilgili ortaya bilgiler atıp insanlığı kötülükten uzaklaştırmak ve iyiliğe yöneltmek isteyip istemediğini düşünebilir ama kanıtlayamayız değil mi? Evet aynen böyle. İnançlı insanlar olarak veya inançsız insanlar olarak insanları ikiye ayıramayız. İnançlı bir insan inançsız bir insanla görüştüğünde herhangi bir günah söz konusu olmuyor eğer gerçekten böyle bir sistem söz konusu ise. Evreni yaratan kimdi? Evreni yaratan birisi neden içerisine binlerce dünya benzeri gezegen ekledi?Oyunlardan gidelim biraz. Biz bir çiftlik oyunu oynadığımız zaman neler yapıyoruz? Hepimiz ilk önce daha fazla mal almaya başlıyor ve daha fazla çiftliği büyütmek istiyoruz, eğer bizim yaratıcımızda bugün her nerede olduğunu bilmiyor olsakta kendi yarattığı canlıların aklında soru işaretleri oluşturmak ve onları test etmekle ilgileniyor olabilir. Biz nasıl ki robotları test ediyor, onlara ağır şartlar altında işkence benzeri uygulamalarla daha dayanıklı hale gelmesini isteyebiliyor ve onlar bize karşı gelemiyor ise insanlıkta aslında pek fazla bu konudan bağımsız durumda değil. Evreni yaratan yaratıcı dünyayı ve diğer binlerce gezegeni yaratmış olabilir ve onlarda belki bir yaşam söz konusu olsa da insanlar olarak bunu bulamıyor olabiliriz. NASA, ESA ve hava uzay şirketlerinin yaptıkları tüm araştırmalar bazı gezegenlere asla ulaşamayacak olduğumuzu, evrenin o kadar büyük bir alanda yayılmış olduğunu göstermekte. Ancak bu konuda yine bazı soru işaretleri gündeme geliyor ve bazı kimseler evrenin bu kadar büyük olmadığını, aslında insanın bunu büyük gördüğünü düşünüyor. Bu konuda yaşanan bazı problemler olsa da insanlar bu sorulara da yanıt bulamıyor. Eğer birileri bizi yarattıysa neden kendisini göstermiyor?Aslında her insan bu soruyu hayatında bir kez veya birden fazla kez düşünür ancak bazen buna yanıt aramak istese bile önüne dini inançları geçer. İsterseniz bu konuya biraz daha detaylı bakmaya başlayabilir ve daha fazla tecrübe ve bilgi sahibi bir insan olabiliriz. İnsanı yaratan bir kişinin yine insan olmasının mümkün değil imkanı yok. Çünkü insanı yaratmak için önce daha büyük bir güç olması lazım ve bu gücün söz konusu bir insan olması mümkün değil. Bu konuda bazı iddialar yine olsa da insanüstü güçlere sahip olan bir insanın bizi yaratmış olabilecek olduğunu ve bizi kullanıyor olabilecek olduğunu bile iddia eden iddialar söz konusu. Ancak bunları da henüz ispatlanmış olmadığı için kesin olarak net demek doğru olmayabilir. Beraberinde insanı yaratan bir insan ise yine süper güçleri olmalı, filmlerde gördüğümüz gibi olmasa bile daha fazla güç sahibi olmalı ve farklı insanlar yaratabilme gücüne sahip olmalı ki insan ırkının devamlılığını sağlayabilsin. Ancak beraberinde yine dünyada sadece insanlar yok ki? Dünyada bakteriler, milyonlarca organizma, insan ve hayvanlar, bitkiler var. Belki de hayvanları yaratan birisi farklı olabilir mi? Olabilir de olmayabilir de. Bu konuda da net olarak bu sorunun yanıt bulması imkansız. Eğer ki birileri bizi bugün yarattıysa gelecekte de hiç hatırlamayacağımız şekilde sadece 1 dakika içerisinde bile yok edebilir. Dünyanın sonunun kıyametler ile kopacağını tartışıyoruz ve dünyanın bir gün sona erecek olduğunu iddia ediyoruz ama belki de o son yaratıcımızın bize kendisini gösterdiği ve bir daha onu asla hatırlamayacak olduğumuz son dakikalarımızla birlikte yaşanabilecek bir sahne olabilir mi? Bazen dilek tutarız ve bunlar tam olarak istediğimiz gibi olmasa da gerçek olabilir. Mesela bir kişiyi hatırlarsınız ve onu çok özlediğinizi belirtirsiniz ve hemen yanınızda biter, veya kapının çalacak olduğunu düşünürsünüz bir sipariş vermişsinizdir ve düşündüğünüz an kapı çalar. Veya ”elma” dediğinizde televizyonda ”elma” reklamı çıkabilir. Hepsi ne kadar ‘tesadüf’ geliyor değil mi? Evet aslında bunlar bir tesadüf olarak görülse de belki arkasında bazı bilmediğimiz görmediğimiz olaylar olabilir. Paranoyak olmaya da aslında gerek yok, insanlık olarak bu konuda sorularımıza tarihte kendimiz yanıt alamadık ve görünen o ki eğer bizi yaratan biri veya birileri yani bir güç bize yardım etmezse onu bulmamız mümkün olsa bile mümkün olmayabilir. İnsanlık henüz dünyanın dışına bile insan yollayamazken, dünyadaki sorunları çözememişken kendi yaratıcısını bulsa ve onunla iletişime geçse ne değişecek? Belki dünya o zaman yok olabilecek veya tam tersi dünyadaki tüm sorunlar biterek herkes daha mutlu bir yerde yaşayabilecek. Yine de bunlara kesin bir yanıt bulmanın milyonlarca yıl sürmesi mümkün olduğu için insanlar olarak bu konulara çok fazla kafa yormadan sadece normal seviyede araştırmalarımıza devam etmek, bizi yaratmış olan Allah veya herhangi bir üst gücü bulmaya odaklanmak insanlık olarak bize katkı sağlayabilir. Allah insanı neden yarattı?Allah veya Tanrı insanı neden ve nasıl yaratmış olabilir? Çamurdan, maymundan veya diğer herhangi bir dünyaya ait bir şeyden yaratılmış olabiliriz. 2 farklı cinsiyet, milyon, milyarlarca farklı yüz yaratıldı ve yaratılmaya da devam ediliyor. Ya bir gün tüm insanlık üremeye çalışır ama bunu başaramaz ise? Ya bir sınır varsa? Bu konulara yanıt bulabilir miyiz? Asla bulamayız, bulamadık. Bununla ilgili bazı filmler vardır ve bu filmlerden birkaçında da insanlık bir anda üreme sorunları yaşar ve buna karşı çözüm maalesef bulunamaz. Bugün herkesin üremesi dursa insanlık geç 100 yıl içerisinde bu dünyadan silinip gidecek ve bunu insanlar görerek, bilerek yaşayabilecekler. Bunu da engelleyebilecek bir sistem olmayacağı ve eğer söz konusu yaratıcımız bunu istediyse önüne geçmemiz mümkün olamayacağı için bu sorulara da yanıtlar aramak bazen pek mantıklı olmuyor. Koskocaman ruhani bir güç, insanlığın kendisine inandığı, henüz daha önce bilindiği kadarıyla kendisini asla görmediğimiz ve 1.000’li yıllarda insanların kendisinden haberdar olmadığı bir ruhani varlık: Allah, yaratıcı veya Tanrı. Hepsi aslında biz insanlar için aynı kapıya çıkıyor sadece dini kitaplarımız adı değiştiriyor ve insanlık iki isim üzerinde anlaşamadığı için ”yaratıcı” ifadesi en doğru ifade oluyor. Yaratıcımız eğer bu kadar büyükse ve herhangi bir sıkılma, veya benzer insani sorunları söz konusu değilse neden farklı insanları yarattı? Bu konuda soru işaretlerine de yanıt bulmak mümkün değil. Kitaplardan onlarca binlerce referans vermek mümkün ancak yine çıkış kapısı maalesef bunlar olmuyor ve insanlık yine Allah’ın kendisini nasıl ve neden yarattığını asla öğrenemiyor. Michelangelo: İnsan mı Tanrı’yı yarattı, Tanrı mı İnsanı?Siz ve biz onu dünyadayken görmedik ama bizim dedemizin, dedesinin, dedesinin, dedesinin, dedesinin, dedesinin onun dedesi Michelangelo’yu tanımış olabilir. Michelangelo 1475 doğumlu bir ressam ve İtalya doğumlu. Floransa’da yaşamış olan Michelangelo insanlığın birisi tarafından yaratılıp yaratılmadığı konusunda soru işaretini gidermek isterken ”ya insan beyni sığınacak bir liman olarak tanrıyı yarattıysa?” sorusunu düşünmüş ve bu konuda bazı çalışmalar yapmıştır. Harika resim eserleri ile tanınan Michelangelo 1564 yılında ölmüştür ve o zamanda bu kadar uzun yaşayan insan sayısının nadir olduğu, gerek çeşitli hastalıklar, gerek ise farklı aktörler nedeniyle insanların 80 yaş ve 100 yaşına kadar yaşamasının pek de denk gelinebilecek bir tipik öykü olmadığı bilinir… Bu resim 1400-1500’lü yıllarda Michelangelo tarafından çizildi. Resmin sakallı bir adam figürünün olduğu sağ taraflarında resmedilen figür Tanrı yani yaratıcı iken sol tarafındaki ise Adem, yani insanlığa göre ilk insan. Bir de bu iki figürün kollarına bakın, hangisi birbirine değmek için çalışıyor? Resimde Adem isterse hiç yerinden oynamadan tanrıya elini değdirebilir ancak tanrı insana yani Adem’e değebilmek için tüm gücüyle çaba harcıyor ve son gücüne kadar ayak ve ellerinden güç alıyor. Ancak yine de Adem istemezse bunu başarabilecek güçte ve fiziksel kuvvette değil. İşte bu resimde Michelangelo tarafından bize yani insanlığa, kendisine inananlara anlatılmak istenen tanrının aslında insan beyninde yaratılmış olan bir figür olduğu ve Adem’in yani insanların asıl büyük bir güç olduğundan söz ediyor bu resim. Yine de biz insanlar olarak her zaman dünyada yalnız bile kalsak bir yaratıcının olduğuna, başımıza kötü bir iş geldiği veya isteklerimiz olduğunda ona sığınmaya devam edeceğiz çünkü beynimiz yüzyıllardır kendisini böyle programlıyor ve bu konuda kendisine bir dayanak, bir sığınak arıyor. Ne kadar insanlara güvenirsek güvenelim, bir ev satın almak istediğimizde genellikle ”Hayırlıysa olsun, Allah nasip etsin” diyoruz ama bazen bu isteğimiz olmuyor ve fakirlikten sokakta kalıyoruz ve ölmekten beter hale gelen insanlar görüyoruz. Ama tam tersi hırsızlık yaparak ev sahibi olan birisi refah içerisinde bu dünyada yaşayabiliyor ve hiçbir ceza çekmiyor. Tam da burada yine insanlık kendisine ”acaba gerçekten doğru mu düşünüyor ve doğru mu hareket ediyoruz?” diye sorular sorara doğru yolu bulmaya çalışmalı ama bunu dinden ve tanrı kavramından uzaklaşarak değil, sadece 2 kavram üzerinden dünyada savaşlar ilan etmeyerek, en büyük gücün yine dünyada kendisinde olduğunu bilerek bunu yapabilmeli. Peki olur mu dersiniz? Bizce olmaz. İnsanlık ancak aklına bunlar girmeden 1.000 ve önceki yıllarda bunu başardılar, o dakikadan sonra bir yaratıcıya ihtiyaç duydular ve bugün bu durumda sorgulamaya devam eder ama yanıt alamaz durumda.
*Bu içerik zovovo.com için özel üretilmiştir. İçerikte hiçbir kutsal değer kötü gösterilmemiş olup sadece insanlığın cevap aradığı ve daha önce çok kez sorulan soru işaretlerine görüş içeriği adı altında yanıt aranmıştır ve bu açıklamaların çoğu iddia olarak belirtilmesinin sebebi henüz kanıtlanmamış olmasındadır. The post İnsanı kim yarattı? – Allah ne zamandan beri var? – Evreni yaratan kimdi? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/allah-evren-ve-insani-kim-yaratti/ Hepimizin zaman zaman canı sıkılabilir ve bu çeşitli nedenlerden dolayı ortaya çıkar. İnsanlar olarak canımız sıkıldığında hemen bir yerlere gidebiliriz veya herhangi bir internet sitesine girerek keyifli vakit geçirebiliriz. Ancak zaman zaman bu konuda ”canım çok sıkıldı, hangi internet sitesine girsem?” diye de düşünebilir ve bu soruya uzunca bir süre yanıt arayarak bilgisayarımızı en sonunda kapatır ve yatağa gider uyuruz. Artık bu olmayacak! Can sıkıntısına iyi gelen siteler ve can sıkıntısına iyi gelen şeyler arasına bazı ekleyecekleriniz olacak. Birkaç farklı site önerimiz ile hem can sıkıntınızı giderecek, hem de zaman zaman size ”bu siteyi kim neden yaptı?” diye sordurtacak önemli bazı siteler tanıtacağız. Bu arada hepsi ücretsiz olan bu sitelerden isteyen herkes faydalanabilir ve isteyen herkes istediği zaman bu sitelere girebilir. Virüslü olmayan ve herhangi bir problemin yaşanmasının söz konusu dahi olmayacak olduğu bu internet sitelerinde uzunca saatler olmasa bile kısa süreli olarak zamanınızı değerlendirebilirsiniz. Eğer her bir olayın ardında mantık arayan ve her bir dakikasını çok değerli görenlerdenseniz bu siteler sizleri bile kendisine çekebilir ve çok fazla insanın bu sitelerde uzunca saatler eğlendiklerinin kanıtı mevcuttur. Canınız sıkıldı ama yapacak bir şey yok mu? Ne yapacaksınız en güzeli bir alışveriş sitesine girerek neler olup neler olmadığına bakmak, internetten online haberlerin durumunu son dakika haberlerini takip, müzik dinlemek ve daha birçok farklı seçenek var ama en doğrusu yine bu sitelerde gezinerek zaman geçirmek olabilir. Yoksa bir süre sonra yine sıkılma söz konusu gündeme gelebilir ve bunu engelleyecek olan bu internet siteleri sayesinde can sıkıntınızı gidermiş olursunuz. İsterseniz site önerilerine geçmeden hemen önce biraz can sıkıntısının nedenlerine bakalım? Can sıkıntısı günümüzde ne kadar çok imkan ve fazla tercih yapılabilecek eğlence sektörü olsa da insanların en büyük sorunlarından birisi haline gelmiş durumdadır. İnsanlar fiziksel olarak sıkılmazlar, yani durduk yerde nasıl ki bir ağlama durumu fiziken olmayacak ise sıkılmakta bir eylemdir ve psikoloji tarafından özellikle tetiklenir. Kısa, uzun ve orta vadede geçmiş yaşananlar insan vücudunda bazı psikolojik problemlere sebep olabilir. Bu ise beraberinde bazı sorunları getirebilir ve insanlar psikolojik bir sağlık sorunu yaşayabilirler veya fiziksel olarak olmayan sıkılmak eylemini birkaç saate veya dakikaya kadar yaşama riskleri bulunmaktadır. Hepimiz canlı olarak zaman zaman belirli sebeplerden ötürü can sıkıntısı yaşarız. Kimi zaman bir arkadaşımızın bizimle dışarı çıkmaması, kimi zaman sınavdan geçememek, kimi zaman yeterince uyuyamamak gibi buna milyarlarca alternatif eklemek mümkün. 1 milyar insana neden sıkıldığını sorsak 1 milyar üzerinde yanıt alırız ve bunun sebebi de insan psikolojisinde gizlidir. İnsanlar sıkılabilirler, sıkılmak bir psikolojik hastalık veya sorun değildir. Sadece sıkılan insan zaman zaman eğer ki bunu sık yaşıyor ise depresyon yaşıyor olabilir. Depresif davranışlara sebep olabilecek bu psikolojik sorunla sıkılmayı bir tutmak ise asla mümkün olmamaktadır. Can sıkıntısı yaşadığınız zaman internette gezinerek keyifli vakit geçirebilirsiniz. Can sıkıntınızı giderecek olan en iyi şey aslında kendinizin bileceği eylemlerdir. Bazıları internetten alışveriş yaptıkları zaman can sıkıntıları gider, bazıları ise internetten dosyaları kontrol ederek sıkıntısını atar. Bu konuda kendi sıkıntınızı nasıl giderecek olduğunuzu yine en iyi kendiniz bilebilirsiniz ki bu konuda çok fazla öneri vermekte doğru olmaz. The post Can Sıkıntısına İyi Gelen Siteler appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/can-sikintisina-iyi-gelen-siteler/ VPN programları artık internet yaşantısının bir parçası haline geldi. İnsanlar daha fazla VPN programlarına sahip olmak isterken bir takım sorunlarda yaşadıkları için en kaliteli VPN programı, sorgulaması yaparak en hızlı VPN programı indirmek istiyorlar. VPN programları günümüzün gerek bazı erişime engelli internet sitelerine erişmek, gerek ise zaman zaman farklı lokasyonda gösterebilmek için internet kullanıcısı olan kimseler tarafından sık sık kullanılan programlar olarak tercih ediliyor. VPN programı kullanıcıları istedikleri her türlü internet sitesine Türkiye Cumhuriyeti’nde engelli olsa bile girebilirler ve bunu yaptıklarını kimse bilemeyebilir. Güvenilir VPN programları log yani iz kaydı tutmayan VPN programları olduğu için kullanıcılar kendisini daha güvenli hisseder ve herhangi bir resmi makam veya internet sitesi kişinin o an, o dakika o internet sitesinde gezinmeye başladığını veya girdiğini bilemez. Ancak güvenilir olan VPN programlarının kendilerine göre bazı avantajları olduğu gibi, bazı dezavantajlarının da söz konusu olduğunu unutmamak gerek. Bazı güvenilir VPN uygulamaları kullanıcılara ücretli ve ücretsiz olarak 2 farklı seçenek sunarken, bazıları ise tam tersi sadece ücretsiz veya sadece ücretli olan seçenekler sunar. Bazı ücretsiz güvenilir VPN programları kullanıcı verilerini başka şirketlere satarak para kazanırken, bazıları ise reklamlar ile program üzerinden kazanç sağlayabilir. En güvenilir VPN programları hangileri 2019 aramasında ilk sırada yer alan herhangi bir VPN aslında yok, ilk birkaç program diğerlerine göre kurumsal ve bölge olarak daha güvenilir bir bölgede oldukları için oldukça güvenilir olabiliyor. Ancak bazıları ise tam tersi güvenilir olmayabiliyor ve kullanıcılarının bilgilerini başkaları ve başka şirketler ile paylaşabiliyorlar. Güvenilir VPN nasıl anlaşılır?
The post En İyi Ücretli Ve Ücretsiz VPN Programları – 2019 appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/en-iyi-ucretli-ve-ucretsiz-vpn-programlari-2019/ Bağırsaklarımız hayatımızın bir parçası. Sağlıklı bir yaşam için bağırsak sağlığımıza önem vermeliyiz. Sürekli aynı katı gıdadan uzak durmalı, su içmeli ve bağırsaklarımızın daha sağlıklı olmasına dikkat etmeliyiz. Bazen istemediğimiz sağlık sorunları gündeme gelebilir ve bu sebeple de acil olarak önlem almak zorunda kalabiliriz. Bağırsak düğümlenmesi nedir? Öncelikli böyle bir sağlık sorunu yaşadığınızdan endişe ediyorsanız beklemeden en yakın tam teşekküllü bir hastanenin acil servisine başvurun. Bu sorun eğer uzun süre tedavi edilmez ise ölümcül olabilir ve erken teşhis her zaman için insanların hayatını kurtarabilir. Bağırsakların düğümlenmeye başlaması ile hastalar karın ağrısı hisseder. Ağrı karın bölgesinin her bölgesinde olabileceği gibi belirli bir bölümünde de olabilir ve bu sebeple hastalar karın ağrısına eşlik eden bir hassasiyet hissederler. Aniden karnınız ağrımaya başladığında hemen bağırsak düğümüne yakalandığınız anlamı da taşımıyorsunuz aslında. Bağırsak düğümlenmesi belirtileri
Bu belirti maddelerinden özellikle çilek jölesi kıvamında kaka söz konusu ise bu sorun olmasa bile hemen acil servise gidilmesi önerilir. Acil servis sizin gerekli kontrollerinizi yapacak ve hastalığınızın teşhisi için müdahaleye başlayarak olası sorunları engellemeye yönelik tüm adımları atacaktır. Bağırsak düğümlenmesi yaş açısından 0-4 yaş arası bebeklerde ve 50-60-70’li yaşlarda gözlemlenebilir. 100.000 insandan sadece 2 veya 3 tanesinde görülen bu sorun cerrahi ile tedavi edilebileceği gibi hava ve su gibi bazı yeni tedavi yöntemleri ile de tedavi edilebilir. Ölümcül olabilir ama korkmayın!Eğer bağırsaklarınızda bir sorun olduğunu düşünüyor ve kabızlık sorunu gibi sorunları da yaşıyor ve bunun üzerine devamlı bir karın ağrısı sorunu yaşıyorsanız bağırsak düğümlenmesi sağlık sorununu yaşamaya başlamış olabilirsiniz. Bu sorun evde kendiliğinden geçmesi zor olan, hatta imkansıza yakın olan bir sağlık sorunudur. Bu sebeple hastalar eğer geç kalırlar ise karın içerisine akacak olan iltihap sebebiyle hastalar ölümcül sorunlar ile karşı karşıya kalabilirler. Apandisit gibi bir sağlık sorunu değildir bağırsakların düğümlenmesi. Daha farklı bir sorundur ancak tedavi yöntemi ve teşhis yöntemleri de oldukça farklı olabilmektedir. Bu sorun ölümcül bir sorun olabilir ancak hemen ölümcül olması pek de mümkün olmayabilir. Hastalar 1 saat içerisinde ölmezler ve bu sebeple acil servise en kısa sürede ulaşmak hastalığın teşhis ve tedavisi için gereklidir. Lütfen bu türden bir sorunla karşı karşıya iseniz hastaneye gitmekten imtina etmeyin. Kabızlık sorunu yaşayan, çok fazla yiyen insanlarda daha sık görüldüğü bildirilmiştirBu sorun daha çok kabızlık sorunu yaşayan insanlarda yaşanmıştır. Lifli gıdalar yönünden zengin beslenen ve sık mushil ilacı kullanan insanların bu türden bir sağlık sorununa daha fazla denk gelme sıklığı olduğu uzman hekimlerin gözetiminde yapılan kontrollerde bildirilmiş olup uzmanlar bağırsak sağlığı hakkında insanların daha dikkatli olmasını önermişlerdir. The post Bağırsak Düğümlenmesi Nedir, Neden Olur, Tedavisi Ve Teşhisi Nasıl? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/bagirsak-dugumlenmesi/ Bitcoin son 24 saatte rekor kırmadı ama oldukça iyi bir kazanç elde etti. Bitcoin yeniden rekor kırmaya doğru ilerlediği son zamanlarda kazanç konusunda yatırımcılara istenenden çok daha fazlasını kazandırıyor. Bitcoin yakın zamana kadar düşüş eğilimleri geçirdi ve yatırımcılara zor birkaç gün yaşattı. Tüm bunlar yaşanırken kripto para birimi sahibi kimseler kazançlarının daha fazla düşebilecek olduğunu düşünerek kripto para birimi sahibi olup olmamak konusunda bazı kendilerince haklı oldukları soru işaretlerine yanıt aradılar. ABD merkezli kripto para birimi yatırımcıları ve Çin merkezli kripto para birimi sahibi olan yatırımcıların hareketlerinin ne olacağını takip etmeye başladılar. Beklenmedik bir anda 2 gün önce Bitcoin fiyatında artış gündeme geldi ve kripto para yatırımcılarının kazançlarında git gide daha fazla artışlar söz konusu olmaya başladı. Beklenmedik bir yükseliş sonrasında yatırımcılar ”Bitcoin kazançlı bir yatırım aracı mı?” diye sormaya başladılar ve haklı olarak kripto para birimi yatırımcıları kazançlarının artıp artmayacak olduğu hakkında soru işaretlerine yanıt aramakla beraber yatırım yapıp yapmamak konusunda da soru işaretlerinin kendileri için yanıtlanmasını istediler. Bakıldığı zaman kripto para Bitcoin yatırımcılarına 10 yıl içerisinde envai çeşit farklı dönemde kazanç getirdi ve zaman zaman zararlara ve onarımı mümkün olmayan kayıplara neden oldu. Tüm bunlar aslında kripto para yatırımcılarının büyük bir kazanç sahibi olma umudu ile girdiği kripto para birimi piyasasında beklediklerini bulup bulamayacakları ile yakından ilişkiliydi. Bitcoin yatırımı ne kadar kazandırabilir? Diye soran yatırımcılar beklemelerinin bir hatası sonucu kaybettiler. Geçtiğimiz 2 gün önce 200 bin liralık Bitcoin yatırımı yapan bir yatırımcı an itibariyle ortalama olarak 225 bin lira kazancın sahibi olabilecekti ve 25 bin lira 2 gün içerisinde çok çok iyi bir kazanç olurdu. Ancak yatırımcıların sadece belirli bir bölümünde bu söz konusu yatırımların yapıldığı gözlemlendi. Kripto para sahibi olan kripto para yatırımcıları kazançlarının düşecek mi yoksa yükselecek mi olduğu hakkında soru işaretlerine yanıt ararken fiyatlar beklenmedik seviyeleri gördü. 10.000 dolara çıkmasa bile yakın zamanda Bitcoin fiyatında 10 bin dolar seviyesine de yükselişler gözlemlenebilir. Yatırımcı olacak her kimsenin dikkatli olarak bu dönemde bile yatırım yapmasının kendilerine kazanç olarak geri dönebilecek olduğu, fiyatları arttıracak olan gelişmelerden bir tanesinin Çin merkezli olan Bitcoin sahibi yatırımcılar olduğu unutulmamalı. Türkiye’de yatırım yapan Bitcoin yatırımcısı tüm dünyada kabul görebilecek bir kripto paraya sahip oluyor ve bu da kripto para birimi sahibi olan kimselerin her an daha fazla kazanç elde edebileceği, sadece Türk yatırımcıların hareketleriyle sınırlı olmayan bir piyasada yatırım yaptıklarını gösteren çok önemli bir detay. *Bitcoin sahibi olacak yatırımcılar dikkatli olmalı *Bitcoin her an değer kaybedebilir veya kazanç elde edebilir *Bitcoin kesin kazanç yöntemi değildir ve kesin kazanç garantisi verenlere inanılmamalıdır, aksi durumda kayıplar ve onarılması mümkün olamayabilecek zararlar söz konusu meydana gelebilir!.. The post Bitcoin Kazançlı Bir Yatırım Aracı Mı? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/bitcoin-kazandirir-mi/ İnsanlar olarak vücudumuz gıda tükettikçe bu gıdaların belirli bir kısmını sindirerek dışarı atar. Vücudumuzdan çıkan bu atıklar daha sonrasında tuvaletten çıkar çıkmaz borulara, borulardan ise arıtma tesislerine gider. Hepimizin burada aklında olan soru işareti ‘ya o borular bir yerde kırılırsa?’ sorusu olur. İnsanlar olarak atıklarımızı tuvalete bıraktıktan sonra bunların borular yoluyla bir yerde kesiştiği yerler vardır ve olası durumlarda bu borular tamir edilebilir. Atıklar tuvalet sifonuna bastıktan sonra önce arıtma tesislerine ulaşıyor. Bu arıtma tesislerine ulaşmadan önce herhangi bir yere gitmesi mümkün ancak buna çok nadir denk gelmek mümkün oluyor. Bu tesislere ulaşan atık oraya gidene kadar zaten belirli bir yolculuk nedeniyle parçalanıyor ve bu tesislere geldiğinde ayrıştırılıyor. Bu atıklar daha sonra arıtma tesislerinde çok farklı aşamalardan geçerek son yolculuğuna çıkıyor. Bu atıkların arındırılmış suları daha sonra geri dönüşüme kazandırılabildiği gibi kalan bölümü genellikle denizlere ve dolayısı ile dolaylı olarak okyanuslara dökülüyor. Okyanuslara giden bu atıklar daha sonrasında dalgalar ile yok olurken, denizlerin kalitesini ve küresel olarak su kalitesini etkiliyor. Bunun yerine atıkların farklı yöntemler ile arındırılması teknikleri de olsa da bunlar daha çok küçük kasabalar gibi yerlerde toprak altına gönderiliyor ve burada kısa süre içerisinde yok oluyor. Dünyada en gelişmiş atık sistemlerinin Avrupa ve ABD’de olduğu bilinirken, İskandinav ülkelerinin de bu konuda çok iyi arıtma sistemlerinin sahipleri olduğu biliniyor. Türkiye’de de atıkların belirli bir bölümü denize dökülüyor ve özellikle bazı bölgelerde bu sebeple çok kötü kokular oluştuğuna dair halk genel olarak tepki gösterdiği durumlarda olabiliyor. The post Tuvalet Atıkları Nereye Gidiyor? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/tuvalet-atiklari-nereye-gidiyor/ Toplumda ”başım ağrıyor” yalanını sık sık duymuşsunuzdur, yan komşu Necati abi kahvede bunu anlatabilir, veya arkadaşlar arasında söz konusu bu durumlar gündeme gelebilir. Erkekler arasında bu tür konular toplumun bir bölümünde konuşulurken, evli olan çiftlerin özellikle cinsel yaşamları bir sır olarak kalır genelde. Kadınların erkeklere göre cinsellikten daha çabuk soğuması, daha az istekli olmalarının ardında yatan sebeplerden bir tanesi de aslında biyolojik bir nedenden dolayı kaynaklanıyor. Kadınların vücudundaki hormonlar cinsel olarak istekte bulunmalarına sebep olsa bile belirli bir yaştan sonra vücut herhangi bir boşalma ihtiyacı da olmadığı ve yaşında etkisi ile cinsellikten soğuyor. Kadınlar boşalma ihtiyacı hissetmiyorErkekler ergenlikten itibaren vücudunda oluşan spermi dışarı atmak zorunda olurlar. Eğer 18 yaşında genç bir delikanlı yetişkin vücudundaki spermi dışarı atmaz ise aklına sürekli cinsellik gelir ve bu erkekler için her yaşta geçerlidir. Eğer erkek sağlıklı ise bunu yapmak zorundadır ve yapmadığı durumlarda işine odaklanamaz, cinsellik konusunu sık sık düşünür ve sperm öncesi sıvılar genellikle iç çamaşırını pisletebilir. Kadınlarda ise bu durum yoktur. Bu konu utanılacak bir konu değil, insanız ve insan olmanın gerekliliklerini yerine getirmek zorundayız. Nasıl her gün az veya çok yemek yiyor ve içecek içiyorsa erkekler için spermlerinde vücuttan kendi gayretleri veya başkasının kendisine yardımcı olması bunlar olmuyor ise kendiliğinden boşalmaları gerekiyor. Erkek vücudunda spermleri depolayan keseler 1 litre değil, çok daha düşük ve bu sebeple de erkek vücudunda üretilen spermlerin ortalama olarak 7 günde 1 kez boşaltılmadığı durumlarda kendiliğinden idrarla birlikte bile dışarı atılması mümkün olabiliyor (idrar yaparken sperm gelmesi durumu çok nadir rastlanır ve bu genellikle idrardan farklıdır) Kadınlar daha erken soğuyor, daha az zevk alıyor
Kadınlar erkeklere oranla cinsellikten daha az zevk alıyor. Erkekler boşalacakları saniyeler kendilerini kaybederken, ardından ise oldukça büyük bir rahatlama hissedebiliyorlar. Kadınlarda ise bu durum çok daha zor ve daha az rastlanıyor. Birçok kadın orgazm olamıyor ve partneri ne kadar iyi olursa olsu orgazm olacağı dakikaya kadar zorlanmak istemiyor. Yani işin özü olay biyolojik sebeplerden dolayı kadın ve erkeklerin vücut farklıklarından kaynaklanıyor. Erkekler yaşlı olsalar bile belirli sürelerde boşalmak zorundalar ancak kadınlar için kendilerini cinselliğe iten bir sebep yok. Erkeklerin tarih boyunca vücut cinsel sıvısı spermi boşaltmak için çeşitli mastürbasyon yöntemleri kullandıkları ve bu yöntemlerden en popüler olanının ise el kullanımı ile olduğu biliniyor. Erkeklerin cinselliğe tarih boyunca daha düşkün oldukları, bunun gerek zorunluluktan, gerek ise neslinin devamını sağlamak ve daha güçlü olmak için çaba harcadıklarına kafa yorulmuştur. Genç erkeklerin özellikle cinsel olarak daha fazla istekli oldukları tarih boyunca asla değişmemiş olup bugünde günümüzde genç yetişkinlerin cinsel yaşam konusunda kendi yaşıtları arasında giderek düşen ilk cinsel ilişki yaşı ile bu durum kendisini göstermektedir. Bazı kadınların bazı erkeklere göre daha çok cinsel arzusunun olması ise istisna olmayıp bu duruma da sık olmasa da özellikle belirli yaşlarda daha fazla rastlamak mümkün. The post Kadınlar neden erkeklere göre cinsellikten çabuk soğuyor? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/kadinlar-cinsellikten-neden-soguyor/ Erkek cinsel organı olarak bilinen penis neredeyse her erkek için gerek yalnız olduğunda, gerek ise arkadaş ortamında kabus haline gelebiliyor. İdeal penis boyu kaç cm, ideal penis boyu nedir? Gibi soru işaretleri ergenlikten itibaren her erkeğin aklında yer alıyor ve çok fazla sayıda erkek bu konuda kendi penisinin küçük olduğunu düşünebiliyor. Penis boyutu ne kadar olmalı? Üroloji uzmanlarına göre normal bir erkeğin penis boyu 11 cm ve üzerinde olduğu sürece herhangi bir sorun yok demektir. 11 cm penisin kadın cinsel organı vajina için yeterli olduğu ve rahat bir cinsel ilişkiye izin verebileceği belirtilmiştir. Penis boyu hakkında bazı soru işaretleri var. Bu soru işaretleri her erkek için olmasa bile çoğu erkek için geçerli. Türkiye’de penis boyu ortalaması kaç cm? Bu sorunun yanıtı ortalama 13 cm ve civarıdır. Penis boyunun ideal cm boyutu olarak 13-14 cm yeterli olarak gösterilmektedir. 13 cmden küçük olan penisin cinsel birleşme sırasında pozisyonlar konusunda bazı zorluklar çıkarması mümkün olsa da uzmanlar bu konuda da partnerlerin birbirlerine uyum sağlarlar ise hiçbir sorun olmayacağını, vajinanın en derin noktasına kadar inmenin ekstra bir zevk vermesinin söz konusu olabilse bile herkes için bunun böyle olmadığını belirtmektedirler. Penis boyu bazı erkeklerde çok daha kalın ve daha uzun olabilir. Siyahi ırkta penis boyu daha kalın ve daha uzundur, arada istisnalar olsa da geneli böyledir. Asya’da ise söz konusu penis boyu ortalama boyutlarda ve siyahi ırka göre daha küçük, daha incedir. Avrupa’da penis boyu ortalaması Fransa, İngiltere ve Macaristan gibi ülkelerde diğer ülkelere göre daha büyük ve daha kalın olabildiği gibi bu her erkek içi böyledir demek yanlıştır. Yine Japonya’da ortalama penise sahip olan erkekler olduğu gibi 20 cm boyuta sahip penise sahip erkeklerde olabilir. 14 cm penis küçük mü? Hayır değil. 14 cm kalınlıkta söz konusu normal boyutlarda ise çok normal bir penis boyutudur. Bazı erkekler arasında penis boyu konusu tartışma konusu olmakta ve genellikle spor salonları, duş alanları ve ortak tuvaletlerde ”penis tabusu” ortaya çıkmaktadır. İnik penis boyutu ne kadar olmalı?İnik penisi boyutu ne kadar olur? ‘Penisim inikken çok küçük görünüyor’ et ve kan penisi olarak ayrılan 2 penis türü vardır. Hemen korkmayın ? 2 peniste aynı penistir ama bir tanesi kanla dolarken, bir tanesinde ise et yoğunluğu daha fazladır ve görünüm normal penisle aynıdır, sadece daha etli bir görünüm söz konusudur. Et penisine sahip olan erkek sayısı dünya genelinde %18 civarında olduğu tahmin edilirken çoğu erkek kan penisine sahiptir. Penisinizin kalkık hali 20 cm ise kan penisine sahip birisi iseniz penisinizin inik hali 6-9 cm arası olabilir ve bazen soğuk havalarda penisinizin daha da küçük hale geldiği görülebilir. Bu durum utanılacak bir durum değildir. Penisin inik halinin küçük görünebileceğini çoğu insan bilmezken, bu konuda utanmanıza veya sıkılmanıza gerek yok. Özellikle Türkiye’de hastanelerde erkek hastaların penislerinin inik halinin görülmesinden rahatsızlık duydukları gözlemlendiği hastalar tarafından sonda sonrası belirtilmektedir. The post Erkeklerin Takıntısı: İdeal Penis Boyu Kaç Cm? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/iade-penis-boyutu-kac-cm-olmali/ 2011 yılına kadar dayanan Suriye iç savaşı sırasında milyonlarca genç, kadın, erkek, çocuk, bebek yerlerinden edildi ve bazıları da ülkelerinde ölmemek için kaçtı. Aralarında suçlular, doktorlar, hakimler, savcılar, polisler ve daha birçok meslek ve türden insan vardı. Bazıları milyonlarca dolar değerindeki evlerini orada bıraktılar, bazıları arabalarını, bazılarını ise ailelerini. Bugün Türkiye artık Suriyeli mültecileri kaldıramaz bir hale geldi ve halk bu durumdan dolayı tepki gösteriyor. Ancak hükümet tarafından atılan son adımlara bakılırsa Suriyeli mültecilerin bir kısmının bile olsa geri ülkelerine gönderilmesi mümkün olacak ve 2 milyondan daha fazla mültecinin geri ülkelerine güvenli bölgeye gönderilmesi Türkiye için ağır bir ekonomik ağırlığı biraz olsun kaldırabilecek. Suriyeli mülteciler sorununa çözüm bulabilmek bir yana dursun herkesin aklında olan soru işaretleri arasında ”mülteciler neden kamplarda tutulmuyor?” diye bir soru var. Mültecilerin belirli bir bölümü kamplarda tutuluyor. Kampların sayısının yetersiz olması, kamplarda mültecilerin belirli kazanç elde edemiyor olması ve sürekli gözetim altında olmaları gibi sebepler dolayısı ile kamplarda durmak istemedikleri, Türkiye’de olan kamplarda mültecilerin farklı şehirlere gitme hakkı olduğu için kaçak veya yasal yollardan farklı şehirlere gittikleri biliniyor. Mülteci kampları Avrupa’nın belirli bölgelerinde Türkiye’ye göre daha büyük ve daha fazla gelişmiş. Ancak Türkiye’nin kamplarda tuttuğu mülteci sayısının binlerle ifade ediliyor ve bu kamplarda Türk Kızılayı başta olmak üzere bazı kuruluşlar yardımlar yaparak, her gün gıda ve insani ihtiyaçları karşılıyor. Suriyeli mültecilerin kamplarda zorla tutulması Avrupa’da mümkün olsa bile Türkiye’de mümkün olmuyor ve bunun da belirli siyasi kararlar nedeniyle olduğu belirtiliyor. Mültecilerin güvenli bölgenin açılmaya başlaması ile birlikte ülkelerine geri gönderilmeleri ve ülkelerinde yaşamlarına devam etmeleri mümkün. The post Mülteciler hakkında en merak edilen konu: Suriyeliler neden kamplarda tutulmuyor? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/multeciler-ve-kamp/ *Dikkat bu içerik sadece bilgi amaçlı üretilmiştir, 18 yaş altı çocuklar için rahatsız edici görseller içerebilir. Sado-Mazo uygulamaları güvenli ortamlar dışında ve güvenilir olmayan kimseler ile denenmesi ölümcül sonuçlar ve işkence suçlarına sebep olabilir. Kişilerin Sado-Mazo cinsel fantezi oyunları öncesinde ”dur” kelimesi yerine geçecek olan bir kelime belirlemeleri ve iki tarafında bu kelime konusunda cinsel oyun öncesi anlaşması olası sağlık, psikolojik sorunları engelleyecektir. Sado-Mazo cinsel fantezi oyunlarını oynayanlar için bazen sınır olmayabilir ve bu sebeple ölümcül darbeler olabilir. Söz konusu bu içerikte yazan eylemlerin sıradan cinsel yaşama sahip olan partnerler tarafından uygulanacaksa bile lite (hafif) olarak başlanması daha doğru olabilir. Mazoşizm acıdan zevk almaya deniliyor olsa da aslında tek anlamı bu değildir. Bazı insanlar sadece cinsel acıyı sever, bazıları ise hayatın her alanında yaşamlarında acıyı severler. Ne kadar tuhaf geliyor kulağımıza değil mi? İnsan ne diye acı çekmekten zevk alabilir ki? O iş öyle değil işte! SM, S-M veya Sado-Mazo olarak adlandırılabilecek cinsel fantezi, fetiş veya her ne derseniz, oyun bile denebilir. Erkek partner için E, kadın partner için ise K kısaltması kullanılacaktır. Öncelikle kaç yaşındasınız? E: 28 K: 25 İkinizde normal insanlar mısınız, kısaca yaşamınızdan bize bahsedebilir misiniz? E: 28 yaşında üniversite mezunu genç birisiyim. Biz Türkiye’de yaşamıyoruz, Avrupa’da 5 yıldır yaşamımıza devam ediyoruz. Normal insanlarız, gece kapalı kapılar ardında yaşadıklarımız başkalarına zarar vermediği sürece sadece bizi ilgilendirir diye düşünüyoruz. K: E’ye katılıyorum, 25 yaşındayım ve üniversite mezunuyum. Otomobil firmasında satış müdürü olarak 2 yıldır çalışıyorum. Normal yaşantımızda erkek arkadaşımla (evli değiller) standart üzeri bir hayata devam ediyoruz. Peki o can alıcı soruyu soracağım: Acıdan ve işkenceden zevk mi alıyorsunuz? E: Bazen! Bu konuda herkesi bir tutan kişiler var. Biz insanlara zarar vermeyi veya insanların bize acı vermesini seven insanlar değiliz. SM dediğiniz şey aslında bir fetiş veya fantezi siz hangisi derseniz. Biz canımızın acımasını, başkasının canının acımasını seven tipler değiliz ve onların daha ileri boyutta psikolojik olarak sorunları olan kişiler olabileceğini düşünüyoruz. K: Hayır! Başkasının bize acı vermesinden veya başkalarına acı vermekten asla hoşlanmıyoruz ve bunu iki taraf istemediği sürece ben doğru bulmuyorum. Bir evde nasıl yaşam sürüyorsunuz? E: Herkes gibi ? K: Yemek yiyoruz, kişisel ihtiyaçlarımızı gideriyoruz, ben bazen farklı olarak Avrupa’da kuaför konusunda bizim bölgemizde yaşayanlar kendi traşlarını kendi oldukları için erkek arkadaşımın saçlarını kesiyorum tek fark o olabilir belki. Bir de evet evimizin farkı bize göre daha çok! Nasıl yani? K: Evimizde kırmızı, mor ve siyah renkler ağırlıklı ama bu bizim içimizi daraltmıyor, aksine bunu seviyoruz. Cinsel mazoşizmi sevdiğinizi ne zaman anladınız? E: Ben kendimi tanımaya başladığım ergenlik yıllarımdan sonra 16-17 yaşımdayken bunun yavaştan farkına varmıştım, ama 20 yaşımda tam olarak bunu anladım. K: Benim bu durumu anlamam 18-19 yaşıma denk geliyor. Buradaki ‘sado’ kelimesi nereden geliyor? E: Fransızcaya dayanan bir kelime ama sadist kişiler başka insanlara zarar verebilir, bizim durumumuz ise sadece yatakta karşılıklı olarak 2 kişinin birbirine belirli sınırlar ve öncesinden alınan kararlar ile uyguladıkları oyunlara dayanıyor. Evet bu bir oyun, cinsel oyun. K: Ben bu konuda erkek arkadaşıma katılıyor ve destekliyorum. Hiç bu uygulamalar sırasında sorunla karşılaştınız mı? E: Ben kendim hiç karşı karşıya kalmadım ama bir kez kız arkadaşımın canını çok yakmıştım ve saçlarının bir kısmı elimde kalmıştı istemeyerek… K: Benim konuşmama gerek kalmadı ? İkinize de teşekkür ederim, bu konuda bizi aydınlattığınız için. E-K: Biz teşekkür ederiz. The post Değişik Bir Cinsel Fantezi: Sado-Mazo Hayatı Yaşayan 2 Partnere Sorduk! appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/sado-mazo-iliski-sorduk/ HIV cinsel yolla bulaşan bir sağlık sorunu olsa da bazen kan ve diğer yöntemlerle de bulaşması mümkün olabilir. Genç yaştan itibaren dünyaya gelen insanların %80’inden fazlası günümüz insanları için konuşacak olursak belirli bir sıklıkla cinsel ilişki yaşıyorlar. Cinsel ilişki yaşamak ayıp değil, biyolojik olarak tatmin olma duygusunu desteklemesi ve insan vücudunun gerekliliklerini karşılaması nedeniyle normal bir eylem. Dini açıdan bakıldığında belki uygun görülmüyor olabilir ama insanlar artık 1.000 yıl öncesinde değil 2019’da yaşamaya başladılar. Dini kitaplara inanan çok sayıda insan cinsel birleşme yani cinsel ilişki konusunda farklı görüşlere sahiptir. Bazıları sadece eşiyle birlikte olmayı uygun bulurken, bazıları ise mastürbasyon yapmayı bile uygun bulmamaktadır. Ancak eğer gerçekten dine inanan bir kişi ”mastürbasyon bile haram, yasak” diyorsa bu da doğru değildir. İnsan vücudu bir süre boşalmadığında beraberinde bazı sorunlar meydana gelir, bu sorunlardan bir tanesi insan vücudunun aşırı dolması sonucunda cinsel sıvıların kendiliğinden dışarı çıkmasıdır ki bu da kirlenmeye sebep olur. Bunun dışında kişi herhangi bir yolla kendini tatmin edemezse psikolojik sorunlar yaşamaya başlayabilir. Bizim konumuz HIV. HIV virüsü nedir? İnsan vücudunda doğal olarak bulunmayan ve daha sonradan insan vücuduna giren AIDS olarak bilinen ancak aslında ilk adı ve ilk evresi HIV olan bir virüs probleminden söz ediyoruz burada. Aslında HIV insanlara korunmasız anal, vajinal ve oral cinsel ilişki yoluyla geçiyor olsa da HIV pozitif olmayan birisi ile korunmasız cinsel ilişkiye girmek asla HIV kapmanıza sebep olmaz. Çok yakın arkadaşınız olabilir, sevgiliniz olabilir ama bir hataya düşerek başka birisi ile birlikte olmuş ve HIV kapmış ve bundan yıllardır haberi olmamış olabilir. Bu sebeple cinsel ilişkiye girerken mutlaka korunarak girmeniz önerilir. HIV virüsü nasıl bulaşır?HIV virüsü hayvanlardan insana bulaşmaz. İnsandan insana bulaşması ise her koşulda gerçek olabilir. Eğer HIV pozitif olan bir hastanın kanı size bulaştı ise bu durumda hemen HIV pozitif olmaya başlayabilirsiniz ve bunu fark etmeniz uzun yıllar alabilir.
HIV için test çok önemliHIV testi hangi gün yaptırılmalı? HIV testi en güvenilir olarak HIV RNA testi ile ilk 10 gün içerisinde 10. gün yapılabilir. Bu test pahalı olduğu için ve HIV bulaştıktan sonra geri dönüşü mümkün olmadığı için hastaların 30. gün HIV 4. nesil test yaptırmaları önerilir. 90. gün testin tekrarlanması yeterli olacaktır. Hastalar eğer ki içleri rahat etmiyor ise 180. gün tekrar HIV 4. nesil test yaptırabilirler 180. gün yapılacak olan test sonucu kesindir ve tekrar test yapılması sadece psikolojik açıdan değil, maddi açıdan da kişinin kendisine zarar verir. The post Her Yaştan İnsanın Korkulu Rüyası: HIV appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/hiv-nedir/ Küçüklüğümüzden itibaren sık sık olmasa da ara sıra duymuşuzdur: UFO nedir? UFO herkesin bilebileceği yuvarlak şekilde olan, üzeri kalkık ışıklarla donatılmış olan bir hava aracıdır. Ama bu konuyla ilgili bazı uzmanlar UFO konusunun çok ciddi olduğunu, gerçek UFO’nun farklı olabileceğini öne sürmektedirler. UFO’lar hakkında yapılmış olan bazı çalışmalar olsa da ABD ve diğer ülkelerde yapılan bu çalışmalar henüz pek fazla insanın inandığı türden çalışmalar olmamıştır. UFO’lar yuvarlak tarzda olan, bugüne kadar dünyada insan gözüyle görülüp görülmediği bilinmeyen uçan cisimler olarak tabir edilirler. UFO üretimi konusunda 51. Bölge’de bazı düşen UFO’ların varlığı iddia edilse de bu konuda ABD Savunma Bakanlığı net olarak bir ifade kullanmamıştır. UFO’ların eğer var ise 51. Bölge’de nasıl ve neden tutulduğu konusunda soru işaretleri bulunmaktadır ve bu soru işaretleri yıllardır henüz yanıt bulamamıştır. UFO konusu dünyada her zaman bir merak konusu olmuştur. Aslında UFO bugüne kadar insanlar tarafından üretilmeyen bir hava aracı olarak kalmıştır. Bugün gözlem uçakları, savaş uçakları, drone ve benzer hava araçları üretilse de yuvarlak uçan bir daire henüz üretilmiş değildir. Bazı uzmanlar daire benzeri devasa büyüklükte uçan bir hava aracı üretmenin imkansız olduğunu iddia etse de bu da doğru değildir. Zira birçok hava aracı standart değil farklı şekillerde tasarlanmakta ve motorlar bu araçlar üzerinde mühendisler tarafından özel olarak tasarlanabilmekte. Tonlarca ağırlıktaki bir savaş ve yolcu uçağını kaldıran motorların daire şeklindeki bir UFO hava aracını kaldıramaması mümkün değil. Bu araçların gözetim için çok iyi olabilecek olduğu iddia ediliyor olsa da kesin olarak bu tür araçların üretilebilecek veya üretilemeyecek olduğu hakkında henüz hiçbir bilgi maalesef bulunmamaktadır. UFO üretmek için birçok teknik madde ve daha önce üretilmediği için çok sayıda AR-GE çalışmaları yapılmak zorunda. UFO hava araçlarının belki gelecekte üretilmesi mümkün olabilir ama kısa süre içerisinde UFO benzeri daire şeklinde herhangi bir hava aracı üretimi mümkün olmayabilir. Bu tür bir cihazı yaparsa ABD yapabilecek olsa da ABD’nin de elinde bu tür cihazlar olduğu iddia edildiği için yapmaya gayret etmiyor olabilir. The post UFO nedir? Gerçekten UFO var mı? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/ufo-nedir/ İnternet hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz? İnternetin geçmişi ve geleceği hakkında 6 sorunun bulunduğu bu test bilginizi test edecek. The post 6 Soruda Teknoloji Bilginizi Test Ediyoruz appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/snax_quiz/interneti-ne-kadar-iyi-taniyoruz/ Kişisel hijyeninize ne kadar önem veriyor ve ne kadar kendinizi önemsiyorsunuz? Kişisel hijyen hayatın en önemli parçası ve birçok bakteriyel sağlık sorununu engelleyebilecek en önemli savunma aracımız. Geçmiş çağlardan beri devam eden bir temizlik aracı olarak duş bu adımın en önemlisi. The post Kişisel Hijyene Ne Kadar Önem Veriyorsun: 8 Soruda Kişisel Hijyen Testi! appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/snax_quiz/kisisel-hijyen-testi/ Dünyanın en pahalı otomobilleri Türkiye’de satılıyor. 1 araç alan 1 araçtan daha fazla vergi ödemek zorunda iken, bununla da sınırlı olmuyor. Vergi ödemeleri sadece araç alınca bitmiyor, sürücüler yakıt satın alırken de vergi ödemek zorunda kalıyorlar. Peki Türkiye’de 0 otomobil almak ne kadar doğru? Tertemiz daha kokusu içerisinde olan, daha önce kimsenin ellemediği, kimsenin direksiyonuna elini sürmediği, 0 km bir otomobil herkesin hakkı. Her insan otomobil satın alırken 0 otomobil almak ister ama buna parası yetmeyebilir. Bununla beraber 0 otomobil alan bir sürücü daha fazla para ödemek zorunda olduğu gibi aracın kontağına basar basmaz araç 2. ele girer ve 1 gün sonra bile satsa en azından 8 bin TL kadar bir kayıp söz konusu olabilir. Eğer ki sürücü 1. el otomobil alacaksa yani 0 otomobil alacaksa bunu kısa süre içerisinde satmayacağından veya kısa süre içerisinde satacaksa oldukça fazla kullanacak olduğundan emin olduktan sonra 0 otomobil alması önerilir. 1 araç kendinize, 1 araç bankaya, 1 araç devlete alıyorsunuz0 KM bir araç satın alacaksınız ve kredi ile almak istiyorsunuz: Yandınız! 1 araç kendiniz için, 1 araç banka için, 1 araç ise devlet için almış oluyorsunuz. Araçtan daha fazla vergi ödüyor, bankaya araç fiyatı kadar faiz ödemesi yapıyor ve araç şirketine de araç için ödeme yapmak zorunda kalıyorsunuz. 0 KM otomobil almamak için en iyi sebep bu olsa da mecburen 0 KM otomobil almak zorundaysanız yapacak bir şey yok mecburen bu ödemeleri yapmak zorundasınız. Değeri hemen düşüyor!Değerinin daha galeriden çıkar çıkmaz düşmesi nedeniyle 0 KM otomobiller bazı sürücüler için tercih sebebi olmuyor. Sürücüler daha kontağı çevirir çevirmez 0 KM otomobil 2. ele düşüyor ve 1 KM bile yapmış olsa 2. el kategorisinden daha düşük fiyatla alıcı bulabiliyor. Sahibinden.com adlı internet sitesi bu tür araçlar ile dolu. Kredi faizi ve geri ödemesiKredi geri ödemesi bir araç fiyatı kadar oluyor. 100 bin liraya satın alınan otomobil 150 bin lirayı geçebiliyor. Bu da geri satışta sürücünün daha fazla zarar etmesine ve araçtan kar edecek ise bile kar edememesine sebep oluyor. Bu sebeple sürücüler dikkatli olmalı ve 0 KM otomobil alırken kredi ile alacaklar ise daha uzun süre düşünerek, daha doğru kararlar vermeli. Sürücüler kredi ödemesini yapmak konusunda eğer ki zorlanacaklar ise bu konuda daha fazla detaylı düşünülmeli. Özellikle de kredi geri ödemesinde 2 ay sorun yaşanırsa aracın icra yolu ile satışa sunulabilecek olduğu göz önünde tutularak hareket edilmeli. Araç satışında kredi bitmeden satışın alıcı bulmak konusunda daha fazla zorlanacak olduğunuz hesaba katılarak daha dikkatli incelenmeli ve daha fazla bu konu üzerinde çalışarak karar vermelisiniz. *Türkiye’de araç alımında kredi indirimleri olması halinde araç şirketleri fiyatı arttırabildiği için fiyatları dikkatli incelemek zarara girmemek ve daha fazla para yatırmamak için önemlidir. The post Türkiye’de 0 otomobil almanın hata olduğunu gösteren sebepler! appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/0km-otomobil-almak/ İnternetin hayatımızda olmadığını düşünelim. Acaba neler olurdu? İnternetsiz nasıl yaşayabilirdik? Bu konuda daha önce yapılmış bazı çalışmalar var ancak net olarak internet olmasaydı neler olurdu bunu henüz pek fazla düşünmek istemeyen bir varlığız, insanız. İnsanlar internet olmadan 1950, 1980 ve 1990 yıllarında (bazı devlet kurumlarında o dönemde internet vardı ama yaygın değildi ve aktif olarak kullanılmıyordu) internet hayatımızda yoktu. 1985 yılında bulunan internet 1990’da ise kullanılmaya başlandı ancak Türkiye’de aktif kullanımı 1999 yılı ve sonrası başladı. Bugün hastaneden randevu alırken interneti kullanıyoruz, hastanede yapılan işlemler internet sayesinde yapılıyor, hastalara ait bilgiler internet üzerinden devlet ve özel hastanelerde kayıt altına alınıyor. Her biri insanların tüm bilgilerini internet üzerinden kayıt altına alırken, geçmişte Türkiye’de devlet dairelerinde sistemlerin çökmesine sebep olan da zaten bu sorunlara dayanıyor. Hala bile Türkiye’de bazı devlet kurumlarında sistemlerin çökmesi sorunu yaşanıyor. Aslında bu durumda internet çökmüyor, sunucular çöküyor veya buna bağlı sebeplerden dolayı internet erişimi olmadığından dolayı ”sistem çöktü” denilebiliyor. İnternet öncesinde insanlar birisini görüntülü arayamazdı. Herkes sesli aramalar yapabilir ama görüntülü aramalar yaparak başkalarını göremezdi. Gelecekte cep telefonları üzerinden koku gönderilmesinin mümkün olabileceğini iddia edenlere inanmayanlar geçmişte görüntülü aramaya da inanmayanların devamı niteliğinde. Her Şey Geç Olurdu!Her şey bir www ile doğdu. İnsanlar internet olmadığında her şeye daha zor ulaşıyordu. Akşam saatlerinde dışarıdan yemek getirmek mümkündü ancak bu çok zordu ve telefonla sipariş vermek daha uzun sürüyor, ürünü bilemiyor veya fiyatı hakkında yeterli bilgi edinilemiyordu. Artık sadece tek bir internet bağlantısı sayesinde tüm bu sorunlar çözülebiliyor ve insanlar istediklerine kısa süre içerisinde erişebiliyorlar. Devlet Kurumları Hızlı ÇalışamazdıBugün bile dünyada devlet kurumları yavaş çalışıyor. İnternet sayesinde bu biraz daha hızlandı ancak yeterli değil. İnternet öncesinde bazı bilgiler kayıt altına alınamamıştı ve bu sebeple olası bir yangın durumlarında dosyalar hasar görebiliyor ve bu dosyalara tekrar erişmek mümkün olmadığından milyonlarca dolarlık söz konusu kayıplar yaşanabiliyordu. Dil Öğrenmek Kolay OlmazdıEskiden yabancı dil öğrenmek daha zordu. İnsanlar rahatlarını bozup günlerde, aylarca dil kurslarına gitmek zorunda kalıyor ve daha yüksek fiyatlar ödüyordu. Bir markadan şikayet varsa veya dolandırıcılık eylemini bildirmek isterse bunu yapabilmek mümkün olmuyordu. Gerçi internet çıktı çıkalı dolandırıcılık daha fazla arttı ama en azından giderek gelişen toplumlar dolandırıcılığı önlemek için sürekli farklı ve yeni çalışmalar düzenliyorlar. Tıp Ve Diğer Sektörler GelişemezdiEğer ki bugün internet varsa sağlık var. İnternet sayesinde tıp ve teknoloji daha fazla gelişti, rekabet ortamı daha iyi oldu ve insanlar bu sayede hastane ve doktor arayışlarını da internet üzerinden yapar duruma ve daha kolay bilgi birikimi elde edebildi. Tıp dışında demokrasi, eğitim, adalet konusunda da internetin bu sektörler üzerinde gelişmeye çok fazla katkıları oldu. Bugün bir mahkeme kararının öğrenilebilmesinde internet en etkili araçlar arasında ve bilgi edinme gibi haklarda internet sayesinde çok daha kolay ve hızlı erişilebilir hale geldi. The post Ya İnternet Olmasaydı? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/internet-olmasaydi-ne-olurdu/ Apple’ın son nesil Watch 5 serisini tanıttığı akıllı saatler hayatımıza özellikle Apple ile girdi. Cupertinolu teknoloji şirketi Apple bugüne kadar dünyada akıllı saatlerin satışlarında en fazla rekor kıran şirket oldu ve belki de giyilebilir teknoloji Apple sayesinde bu kadar ilerleyebildi desek yalan olmaz. Apple, teknoloji devi olarak akıllı saatleri üretmeye başladığında önce 2-3-4 serisi diye gitti ancak şirketin yeni 5. nesil saati herkesin beğenisini kazandı. Bir saate göre uygun fiyata sahip olan Watch 5 serisi 3.099 TL’den başlamış olan seri fiyatı ile kullanıcılarını beklerken, bir yandan ise akıllı saatlerin artık sosyo ekonomik durumun normalin biraz üzerinde olan tüm genç ve orta yaş grubunun hatta yaşlı grubun bile ilgisini çektiği biliniyor. Apple Watch 5 gibi akıllı saatler sayesinde kalp EKG’si çekmek bile mümkün. Sağlıkta büyük bir devrim yapan Apple bu sayede kalp krizi sorunu yaşama riskini önceden bilemiyor ancak kalp krizine yakın olan veya kriz geçiren, kalbinde sorun olan hastanın öncesinde bu sorunlarını bilebiliyor. Kalp krizi öncesinde cihaz bilgi veriyor ve kullanıcının derhal hastaneye gitmesini önerebiliyor, hatta bu sayede yardım bile çağırabiliyor. Türkiye’de Apple Watch 5 modellerine gelecek aylarda gelmesi mümkün olan bu özellik ABD’de çalışıyor. Apple Watch modellerinde yer alan alarm ile bundan sonra alt komşuyu, üst komşuyu uyamdırmadan sadece titreşim desteği ile sabahları uyanabilmek mümkün. Eğer uyanmakta zorlanıyorsanız kolunuza takacağınız bu marka akıllı saatler hayatınızı kurtarmakla kalmayarak, işe geç kalma veya okula geç kalma sorunlarınızı engelleyebilecek kadar geliştirilmiş titreşim motoruna sahip olan cihazlar.
Apple Watch modellerinde yer alan yeni gelişmiş teknolojiler sayesinde cihazın aktif olarak hava durumu özelliğinden faydalanabilir, arama ve mesaj gönderebilirsiniz. Bu cihazlar konuşmak, mesaj almak ve göndermek, pusula gibi özelliklere sahipler ve bu sayede hayatı oldukça fazla kolaylaştırabiliyorlar. Ancak bu cihazları satın almadan önce telefonunuzun Apple Watch 5 modeli ile uyumlu olup olmadığı veya farklı marka ve farklı markalara ait modellerin cep telefonunuz ile uyumlu olup olmadığını iyi öğrenin. The post Akıllı saatler hayatımızda neleri değiştirdi? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi. via WordPress https://www.zovovo.com/akilli-saat-ozellikleri/ |
En İyi Bilgi SitesiGündemki haberler, en ilginç bilgiler, tarihte yaşanmış esrarengiz olaylar hakkında içeriklerle dolu bilgi sitesi ZOVOVO.COM Arşivler |